25 Şubat 2014 Salı

Beceriksiz

BÖLÜM 1 

  Şehrin göbeğine gitmek istemişti o gece. Akşam yemeğini kısa tutup apar topar rujunu sürmüştü saçları özensizdi ama her zamanki gibi parlaktı. Bu üstünkörü hazırlık bile onun güzelliğini gölgeleyemedi. Belki böylesi onu daha doğal göstermişti.
  İlk önce otobüse atlayıvermek geçti içinden; öyle de yaptı. Şoföre gitmek istediği yeri söyledi. Herkes ona bakıyordu. Bakışlarını tüm zerrelerinde hissediyordu. Sesini biraz daha yükseltti ama olmadı. Gözler hala onu takip ediyordu. Ancak bir süre sonra öğrencilerin ve sürücünün *Gallaudet Üniversitesi' nden geldiklerini anlayabildi. Çok aptaldı; kendinden utandı.
   Etrafı biraz turladıktan sonra metroya geçti. Kısa süren metro yolculuğuna rağmen uyuya kalmıştı. *China Town' da metrodan indi. Burası Washington DC' nin en orijinal caddeleri ve bir kaç ara sokağından oluşan yeriydi. Çekik gözlü adamlar görmeyi bekleyeceğiniz bu yerde bir kaç Çince yazı ve restorant temsil ediyordu onları. Aslında yemekler gerçekten Çin yemekleri gibi de değildi. Aslında olsa ne olurdu; şerbetli suya batırılmış bir tavuk asla onun yemek zevkine hitap etmezdi. Haşlanmış brokoli ile yetinmek daha iyiydi. Evet, küçük adamlar yoktu belki ama kürklü ve kolyeleri göbek deliklerinden bile aşağı sarkan Afrikan- Amerikanları görmeniz mümkündü. Onlar Küçük *Lil Wayne' lerdi. 
  Polislerin olduğu kesimden yürümeye karar verdi. Bazı gençler şakalaşarak ve abartılı hareketlerle yollarına devam ediyorlardı. Onlardan birine toslamak istemezdi.
  Mavi. Evet; mavi küçüklüğünden beri onun rengiydi. Bunu belli etmezdi cinsiyeti ona pembe giymesini emretmişti. O yüzden dondurma almak için girdiği yerde 'hangisinden istersiniz? ' sorusunu duymamıştı bile. Öylece dalıp gitmişti. Neden Maraş dondurmasını da mavi yapmıyorlardı ki? Yedikten sonra dilinin üzerinde kalan o mavimsi renk: Şapşal görünüyordu ama belki de bunu seviyordu. Biraz önce yanında bir adam sevgilisini öylece- oracıkta uzunca öpmüştü. Oysa o hala yolda yürürken külahta dondurma yemenin davetkar bir görüntü oluşturacağından çekiniyordu. Dondurmayı seviyordu, onu özenle yiyordu; belki de o yerken fonda Chopin' in Raindrop parçası çalmalıydı. Çünkü bu bir sanattı ; masmavi dondurma akarken tıpkı yağmur damlaları gibi kaçmasınlar diye onları hızlıca dudaklarına götürüyordu. Sonra yavaşlıyordu, gözlerini kapatıp tadını çıkarıyordu sonra kirpiklerini  kımıldatarak yavaş yavaş aralıyordu. Bazıları üzerine damlamıştı aldırmıyordu, aslında kibar sayılırdı ama her anı hissetmek için dudaklarına bulaşan ve eriyen su olan dondurmayı parmaklarıyla sildi. Bu sırada karşısına oturan adamı fark etmemişti bile. 

- Yalnız mısın? diye sordu adam. Kendine güvenen ama pis bir sırıtması vardı yüzünde.

-Hayır birini bekliyorum, dedi.

  Ekstradan aldığı külahı sigara söndürür gibi orada bırakmıştı. Hevesi kaçmıştı; akbabaların çıkma saati olmalı diye düşündü. Neyse ki madde bağımlısı değildi ve aklı gayet yerindeydi.

Yalan söylemek zorundaydı. Şuanda burada bu saatte ne yaptığıyla ilgili bir fikri yoktu belki ama tanımadığı şu *Indiana Jones kılıklı herife de akşam akşam hesap vermeye hiç niyeti yoktu. Onu ilgilendirmezdi hem. Başka bir açıdan yalan değildi birini bekliyordu; evet ama o zamanlar hayatında olmayan birini. Belki de yalnız başına kafelerde oturup karşılıklı akıl oyunları oynayacağı paranoyak esintiler oluşturacak adamı bekliyordu.

Bir hışımla masadan kalktı; 1.90 boyundaki bir adamla ağız dalaşına girmeye cesareti yoktu. Hem kendini neden savunacaktı? Toparlandı;  çantasından aynasını ve rujunu çıkardı. Bulunduğu yere aldırmaksızın makyajinı tazeleyebilirdi. İlerde lavabo vardı ama üşendi hem topuklular ağrıtmaya başlamıştı. Böyle durumlar için çantasında yara bantı taşıyordu zaten. Masaya dönemezdi; gizem avcısı hala orada oturuyordu.

Aynası elinde şarap rengi rujunu sürmeye başladı. Sahi karşısında nasıl biri oturmalıydı? Adı neydi? Saçları hafif uzun olabilirdi. Kesinlikle kumral olmalıydı belki biraz uzun boylu. Bakınca gözlerinin içi gülmeliydi; garip zevkleri olmalıydı. Hangi tür müzikten hoşlanırdı acaba? Japon kiraz ağaçlarını sever miydi? 

Dalıp gitmişti. Paten süren çocuğu fark etmedi bile. Dengesini kaybetti. Düştü; o an nasıl olduysa yolun tam ortasına aynası fırladı elinden. Patenci çocuk kalkmasına yardım ediyordu ama gözü aynasındaydı. Hüzünlü, şen şakrak, makyajlı, özel gününde ve sivilceli, ilk buluşmasından önce, depresyonda olan yani tüm yüzlerine tanıklık eden ayna. İndirimden aldığı Gucci marka ayakkabısının topuğunun kırılmasına aldırış etmeden doğrulmaya çalıştı, ama karşıdan gelen Limuzin ondan önce davranmıştı. Güzel tekerleri tüm endamıyla değersiz aynanın üzerinden geçti- gitti. 

Ya şimdi? *Yedi yıl uğursuzluk mu? Yok, hayır bu mümkün değildi. Zaten literatürde üzerinden Limo geçen ayna diye bir batıl inanç bile yoktu. 

*Gallaudet University , — Washington’daki Gallaudet Üniversitesi, sağır veya duyma güçlüğü çekenlerin ihtiyaçlarına yönelik tasarlanmış programları olan dünyadaki tek üniversite. Üniversite öğrencilerine, liberal sanat ve mesleki eğitim konularında en kaliteli eğitimi vermeyi hedefliyor.
*China Town, Washington DC' de Çin restorantlarının bulunduğu kültürel mozaiğin hissediliği bölge.
* Lil Wayne ,Dwayne Michael Carter, Jr. (d. 27 Eylül 1982), sahne adıyla Lil Wayne, Amerikalı rapçi.
*Dr. Henry Walton "IndianaJones, Jr., hayali maceraperest, asker ve arkeolog profesörüdür. Indiana Jones serisi'nin baş karakteridir.
* Yedi yıl uğursuzluk ; birc ayna kırıldığında tam 7 sene işlerin rast gitmeyeceğine inanılır. Batıl inanç.


CHOPIN RAINDROP için tıklayınız; https://www.youtube.com/watch?v=6OFHXmiZP38

2 yorum:

  1. Konuyu şu şekilde bağlaman çok hoş olmuş bence ''Başka bir açıdan yalan değildi birini bekliyordu; evet ama o zamanlar hayatında olmayan birini.''bu kısım hoşuma gitti..
    Bir de nacizane düşüncem öyküleme ve betimleme yöntemini aynı anda kullanmaya çalışmışsın , güzel olmuş ama daha da güzellerini yazabilirsin bence..ellerine sağlık

    YanıtlaSil
  2. Ahmet; görüdüğün üzere amatörlüğün dibindeyim- 2012' den beri ara vermiştim biliyorum çok iddialı bir başlangıç olmadı. Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil